6 Ocak 2017 Cuma

Ve Dağlar Yankılandı


Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullah'a sorsanız Peri, her şey demek. Köylerinden Kâbil'e varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak...


Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakarlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistan'ın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbil'den Paris'e, San Francisco'dan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor.


Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseini'nin yazarlığında bir dönüm noktası.
      Bu roman için ne demeliyim bilmiyorum. Hayal kırıklığı mı? Vakit israfı mı? 
Yazarın  ilk kitabı Uçurtma Avcısını okuyan biilir. Hikaye o kadar güzel işlenmiştir ki sanki onu içinizde yaşıyor gibi hissedersiniz. Lakin bu son kitabında öyle bir üslupla yazılmış ki sadece yazmak için yazıldığı fikrine kapılıyorsunuz. 
   Romanda inanılmaz bir karakter fazlalığının olması kimin ne işle meşgul olduğu bilgisini zihninizden siliyor. Anlatılmak istenen ana temaya varıyorsunuz ama bir süreliğine, çünkü konular o kadar bağımsız ve kopuk işlenmiş ki kafanız karışabiliyor. Bunu kitabın sonlarına doğru tekrar ve tekrar yaşıyorsunuz. Sonlarda karakterler belli bir olay kurgusu içinde birbirine bağlanıyor.
   Kitabın konusuna gelirsek, Abdullah ve peri adında birbirini çok seven iki kardeşin öyküsü anlatılmıştır romanda. Anneleri doğum sırasından kan kaybından ölmüş ve babaları da ikinci evliliğini yapmıştır. Yeni karısının erkek kardeşi yani Abdullah ve Perinin üvey dayısı zengin bir çiftin evinde hizmetkar olarak çalışmaktadır. Bu durum fakirlik içinde yaşam süren babaları için bir umut olmuştur. Tek kızı Peri'yi bu aileye evlatlık verir ve onu canı kadar seven erkek kardeşi Abdullah'tan ayırır. Bu uzun yıllar süren bir ayrılmadır. Yıllar geçtikçe peri büyür ve eski ailesine dair aklında kalan anılar da birer birer silinir. Evlat verildiğini üvey annesi ölünce bir hastane raporundan öğrenir. Anne sandığı kişi yıllar önce bir trafik kazası geçirmiştir ve kısırdır. Bunun üzerine dayısı olarak bildiği üvey dayısı da ölmeden önce Peri'ye bir mektup bırakır ve gerçekleri anlatır mektubunda. Yıllar sonra doğduğu köye abisini görmeye geri gider ama ne acıklıdır ki abisi evlenmiş bir kızı olmuş ve adını peri koymuştur ancak çok hastadır ve son anlarını yaşamaktadır.
    İtiraf etmem gerekirse sıkılarak ve bir an önce bitsin düşüncesiyle sayfaları hunharca çevirdiğim ilk roman bu olmuştur. Merak edip okumak isteyenler varsa yazarın ilk iki kitabı kadar etkili bir üslupla karşılaşmayacaklarını bilsinler.
    Kitabın şu anki satış fiyatı 16.72tl. Herkese iyi okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder